Kapısına bırakılan paraların sırrı
Salı, 03 Ocak 2012 22:02
Adnan Menderes'in görevde
olduğu dönemde Başbakanlık konutunda çalışan Osman Karahan'ın eşi, 27 Mayıs
darbesi sonrasında tanık olduğu olayları anlattı.
Menderes ailesinin darbeden
sonra maddi açıdan çok büyük sıkıntılar yaşadığını söyleyen Karahan,
vatandaşların kendi aralarında topladığı paraları zarflarla evin kapısının
altından gizlice attığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan Aydın
Menderes'in olaylara çok üzüldüğünü ifade eden Karahan, "Durumları çok
kötüydü. Berrin Hanım çok perişandı. Evi taşırlarken Hanım'ın ağladığına şahit
oldum." dedi.
Karahan çiftinin kızı Sevil
Soğular ise Menderes'in, dört yıl önce vefat eden babası Osman Karahan'a hediye
ettiği Kur'an'ı Kerim'i ilk kez Cihan'la paylaştı.
Demokrasiye etkileri bugün dahi
tartışılan 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle ilgili gün yüzüne çıkmayan
hatıralara bir yenisi eklendi. O yıllarda Adnan Menderes'in köşkteki
görevlileri arasında yer alan ve yaklaşık 11 yıl Adnan Menderes'in yanında olan
Osman Karahan ve eşi Cahide Karahan (71) darbeye bizzat şahit olan isimler
arasında yer alıyor.
Eşini bir süre önce kaybeden
Cahide Karahan, korku dolu bekleyiş içerisinde yaşadıkları o sıcak günleri
nemli gözlerle anlattı. Darbeyi ilk olarak radyoda Albay Alparslan Türkeş'in
sesinden duyduğunu dile getiren Cahide Karahan, eşi Osman Karahan'ın 10 gün
süreyle köşkte tutulduğunu ve 10 gün sonra köşkten çıkışına izin verildiğini
söyledi. Karahan, şunları söyledi: "27 Mayıs darbesinde sadece korku
içinde olduğumu hatırlıyorum. Hem bir darbe olmuş, her yerde askerler var.
Ortalık karmakarışık. Eşim içeride haber alamıyorum. Tek çocukla kalmışım. O
zaman çok korkmuş ve çok ağlamıştım. Elim kolum bağlı hiçbir şey yapamıyordum.
Darbeyi sabaha karşı radyodan öğrendim. Alparslan Türkeş'in sesiyle duyduk ve
uyandık. Etrafımızdaki tanıdıklarımızdan telefonlar geldi. Darbe haberini
aldığımda eşim evde değildi. Köşkteydi. Haberi aldığımda çok korktum. Eşim orda
olduğu için ve Adnan Menderes'i çok sevdiğimiz için çok korktum. Darbenin
sonrasında eşimden 3-4 gün haber alamadım. Aradan geçen zaman sonrasında izin
alabilme durumu olmuş. Eve geldi. Çok kısa durdu. Yaşananları söyledi ve hemen
geri döndü. Eşimin, çok korktuğu belliydi. Perişan olmuş bir hali vardı.
Askerlerin eve girmesi var. Bu da onu korkutmuştu. Eşim ne olup bittiğini
anlamak için konuşmak istemiş. Kendisine yapılanlar karşısında hiç bir şey
yapamamış. Ne yapabilirdi ki?"
MADDİ AÇIDAN ÇOK BÜYÜK
SIKINTI YAŞADILAR
Menderes ailesinin darbe
sonrasında çok büyük sıkıntılar yaşadığını belirten Karahan, "Yoksulluğu
yaşadılar." dedi. Karahan, hatırladıklarını şu şekilde paylaştı:
"Berrin Hanım'la evi toplarken görüştük. Evi toplamasına yardım ettim.
Çankaya'da bir eve taşındılar. Durumları çok kötüydü. Aydın vardı evi taşırken,
Mutlu dışarıdaydı. Küçük oğlu Yüksel vardı yanında. Darbe olacak diye bir
söylenti yoktu o günlerde. Ancak büyük bir gerginlik vardı. Talebeler ve
askerler sürekli olarak hareket halindeydi. Berrin Hanımların her şeylerine el
konuldu. Yoksulluğu yaşadılar. Evi tamamen aradılar. Menderes ailesi o
dönemlerde maddi açıdan çok büyük sıkıntı yaşıyordu. Menderes ailesine halk
yardım ediyordu. Halk kendi imkânlarıyla topladığı paraları zarflarla evin
kapısının altından atıyordu. Menderes ailesini sevenler gizli gizli yardım
ederdi. Bazı şeylerden de korkuyorlardı. 1961-1962 yıllarında Berrin Hanım çok
perişandı. Aydın Menderes o zamanlar daha çok küçüktü. Babasını
kaybettikten
sonra annesiyle birlikte yaşadı. Ama çok üzülüyordu. Evi taşırlarken Hanım'ın
ağladığına şahit oldum. "
İLK ÇOCUĞUMUN İSMİNİ ADNAN
MENDERES KOYDU
İlk çocuğuna merhum Adnan
Menderes'in ad verdiğini belirten Cahide Karahan, şunları kaydetti: "Eşim
Adnan Menderes'i çok severdi. Bir Kur'an-ı Kerim hediye etmişti kendisine. Çok
iyi bir insan olduğunu söylerdi. Hatta benim çocuğumun ismini o koymuştur
doğduğu zaman. Adnan Menderes'in yanına gitmiş Berrin Hanım. Menderes'e,
'Adnan, Osman'ın çocuğu oldu.' demiş. O da 'Hayırlı olsun.' demiş. 'Adını ne
koydunuz?' diye sormuş. Osman, 'Daha koymadık.' deyince 'Orhan' olsun demiş.
Eşim de 'Beyefendi ailede bir Orhan var.' diye söyleyince o da 'İlhan olsun.'
demiş. O koymuş ismini."
BABAM 'SUÇLAMALAR DOĞRU
DEĞİLDİ' DERDİ
İsmini Adnan Menderes'in
koyduğu Osman Karahan'ın en büyük oğlu İlhan Karahan, babasının, 'yapılan
darbenin haksız bir darbe olduğunu, Beyefendi'nin (Adnan Menderes) bu darbeyi
hak etmediğini' söylediğini aktardı. Oğul Karahan, "Eğer bugün olsa o
darbe, bu tür bir suçlama ile kesinlikle yargılanmayacağını söylerdi. Hatta
ceza bile almayacağını söylerdi. Yaptığı suçları anlatırdı. İthaf edilen
suçları anlatırdı. Yaşananlara inanmazdı. Suçlamalara inanmazdı. Bana da pek
inandırıcı gelmiyordu zaten."
MENDERES'İN HEDİYE ETTİĞİ
KUR'AN BAŞKÖŞEDEN İNMİYOR
Adnan
Menderes'in, hizmetkârı Osman Karahan'a hediye ettiği Kuran-ı Kerim, ailenin
evinde başköşedeki yerini o zamandan beri koruyor. Osman Karahan, Menderes'ten
kendisine hediye edilen Kuran-ı Kerim'i vefat ettiği 2008 yılına kadar
başucundan ayırmamış. Kur'an'ı babasından devralan Sevil Soğular, babasının bir
zamanlar gözü gibi baktığı Kuran'a aynı hassasiyetle bakmaya devam ediyor.
Adnan Menderes tarafından babasına hediye edilen bu Kuran-ı Kerim'e babası
Osman Karahan'ın çok değer verdiğini söyleyen Sevil Soğular, "Adnan
Menderes tarafından hediye edilen bu Kur'an-ı Kerim zannedersem 1950'li
yıllarda verildi. Babam bu Kur'an'a çok değer verirdi. Sürekli babamın
başucundaydı. Babamın vefatından sonra bize kaldı. Biz de onun verdiği değerin
aynısını veriyoruz." diye konuştu.
Yorumlar