Sonradan
Müslüman olan ve İslam alemine sızan bazı şahıslarda ciddi şüpheler var.
Bunların Müslüman olmasındaki amacın ne olduğunu yaptıkları şeylere bakınca
anlayabiliyoruz. Bunlar Müslüman olup nedense hemen bir meal, tefsir veya siyer
kitabı yazmışlar. İçine de amaçlarını empoze etmişler.
Daha önce “dinler arası diyalog” mimarlarından
asıl adı Leopold Weiss olup Müslüman olduktan sonra Muhammed Esed
ismini alan sapığı sitemizden deşifre etmiştik. BURADAN
OKUYABİLİRSİNİZ
Bu yazıda konumuz asıl adı Martin Lings olup Müslüman olunca Ebubekir
Siraceddin ismini alan şahıstır. Bu şahısa dair Üstad Kadir Mısıroğlu’nun “Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri C. 3” adlı eserden geniş
malumat alabilirsiniz. Biz de bu eserden birkaç husus alıntıladıktan sonra
başka bir ayrıntıya dikkat çekeceğiz.
“Dinler arası diyalog” oyununda bu günün
zihniyeti ile ne kadar “paralel” olduğunu
göreceksiniz. Projenin nasılda aynı yolda ilerletildiğini anlayacaksınız.
O’nun “Öze dönüş” isimli eserinin tercümesine konulan hayat hikayesi şöyledir:
“1909 yılında İngiltere’de doğdu. Önceleri Protestan’dı, sonra ateist
oldu. Oxford Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı okudu. Yirmibeş yaşlarında
diğer dünya dinlerini incelemeye başladı. 1938’de tanıştığı kuzey Afrikalı
Müslümanlar vasıtasıyla büyük sûfi Şeyh Ahmed e-Alevî eş-Şazeli ile karşılaştı.
Müslüman oldu. Ebubekir Siraceddin ismini aldı.
1939 yılında Mısır’a gitti. Burada Kahire Üniversitesinde, özellikle
Shakespeare üzerine on iki yıl ders verdi. 1948’de tekrar ingiltere’ye döndü.
Londra Üniversitesi’nden Arap dili diploması aldı. 1955 yılı’ndan itibaren
İngliz Müzesi Doğu elyazmalarının (özellikle Arapça) tasnifine iştirak etti.
Bakın aynı kitapta ne diyor Martin Lings:
“Diğer hakikatleri dışlayan tek bir din olduğu fikri
bana entelektüel düzeyde hiçbir zaman makbul gelmemiştir. Fakat artık gelmiş
geçmiş tüm dinlerin, farklı kavimlerin farklı ihtiyaçlarını karşılamak üzere
nazil olup, tıpkı merkezi Tanrı olan bir dairenin çevresindeki noktalar gibi;
Tanrı’ya eşit uzaklıkta ve Tanrı katında müsavî olduklarını kalben de tasdik
etmiştim” (Martin Lings, Öze Dönüş, İstanbul 2012 s.14)
Bakın bu gün diyaloğun Türkiye ayağını başlatan ve Asya kıtasına yayan
zihniyet ile nasıl “paralellik” içerisinde
konuşuyor.
Bu adama sormak lazım dinler ayni mesafedeyse sen niye islamı sectin?
Bakın daha neler var:
“Modern dünyada yaşayan aklı başında her
Müslüman, er ya da geç, birden bire veya tedricen anlamak zorundadır ki Kur’anî
mesaj, bütün dinlere üstün kılınmak için gönderilmemiştir ve bir dinin
diğerinden üstün olmamasının, ilahi takdir dışında bir sebebi yoktur.”
(s. 53)
Modern dünyada yaşayan ama “aklı başında” olan Müslüman böyle
anlayacakmış! Yani ta o zaman demiş ki: “Biz öyle çalışacağız, bu sistem öyle
işleyecek ki Müslümanlar bunu “birden bire veya tedricen” yavaş yavaş zehri
yutarak kabullenecek”
Şu ifadesi de oldukça dikkat çekici:
“Dar anlamda kullandığımız ‘İslam’ın bütün
dinlere üstün kılınması’na yalnızca Dünya’da belli bir bölgesinde izin
verilmiştir” (s. 54)
Martin Lings, Pakistan “siret ödülü” aldığı kitabında da benzer ifadeler
kullanıyor.
Dünden bu güne hep aynı nakaratlar…
”Dinler eşittir, farklılıklar değil müşterekler öne çıkarılmalıdır,
birbirine üstünlüğü yoktur, bir merkezde toplanmalıdır”
Bu bilgiler bize çok önemli ipuçları veriyor. Ve “uzak durulması”
uyarısını alıyoruz. Ehli Sünnet alimlerimizin kitapları bizim için yeterlidir.
Siyer okumak isteyen Mehmet Asım Köksal’ın “İslam Tarihi”ni okuyabilir. İslamın
her safhası ayrıntılı bir şekilde yazılmıştır.
İlmihal, tefsir, meal, fıkıh… Ehli sünnet alimleri hiçbir alanı boş
bırakmamıştır. Dolayısıyla böyle şaibeli insanları okumaya ihtiyaç yoktur.
Daha bir çok dikkat çekici ayrıntı için “Tarihten Günümüze Tahrif
Hareketleri C. 3”
adlı esere müracaat edebilirsiniz.
Yorumlar