Kur’an Yolu
Tefsirinde Skandal !!
11 Mayıs 2012
Ali Eren Hocaefendi, Hayrettin Karaman’ın da içinde bulunduğu bir tefsir projesindeki “bu kadar da
olmaz” dedirten skandalları okuyucularına aktardı. İşte Arifan Dergisinde
yayınlanan o yazıdan sizin için alıntıladığımız önemli bölümler:
Diyanet İşler Başkanlığı
yayınlarından “KUR’AN YOLU” isimli
Türkçe Meal ve Tefsir’den bahsedeceğiz. Eserin 1.
Cildindeki Diyanet imzalı Takdim yazısından öğrendiğimize göre;
Diyanet İşleri Başkanlığı, 1998 senesinde yani 28 Şubat
hadisesinin cereyan ettiği 97’nin akabinde, bir Kur’an meal ve tefsiri
hazırlatmaya karar verip bu vazifeyi dört ilahiyatçı profesör olan Hayrettin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kafi Dönmez ve
Sadrettin Gümüş’e halet etmiş.
Prof. Hayri Kırbaşoğlu’ndan dinlediğime göre ismi
tefsir olan bu eser, “hiçbir tefsir profesörü olmayan” bu 4
profesöre “300.000 dolar” ücretle hazırlatılmış.
Eser basılmadan önce Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından tenkit süzgecinden
geçirilerek kontrol edilmiş. Nitekim DİB üyesi ve samimi insan Doçent Halil
Altınbaş, bu tefsiri basılmadan önce kendilerinin de okuyup kontrol ettiklerini
bendenize söylemişti. Kendisine Suriçi’ndeki Otel’de, aşağıda okuyacağınız akıl
almaz ve kabul edilemez hataların bir kısmını söylediğimizde, her bir hatayı
net hatırlamadıysa da, “biz bu hataları işaretleyip çıkarılmasını söylemiş
olmalıyız” dedi.
2003 senesinde, bahse konu eser 5 cilt halinde basılıp satışa
sunuldu. Üzerinde DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ibaresi bulunduğu için
itimat edildiğinden kısa zamanda birinci baskısı tükendi.
TAKDİM YAZISI BİLE REDDİYELİK
Sonunda Diyanetin imzası olan takdim yazısının son paragrafı şöyle:
Sonunda Diyanetin imzası olan takdim yazısının son paragrafı şöyle:
“Elinizdeki tefsir, günümüz Müslümanlarının ihtiyaçları göz
önünde bulundurularak ve klasik tefsir birikiminden yararlanılarak hazırlanmış
değerli bir çalışma olup, uzmanlık alanlarında yetkin bilim adamlarından oluşan
bir heyet tarafından kaleme alınmış olma gibi bir imtiyaz taşımaktadır.”
Bu cümleye maalesef 4 madde ile itiraz
emek durumundayız:
MADDE 1: Bu tefsir,
söylendiği gibi günümüz Müslümanların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak
hazırlanmış değildir. Çünkü günümüz Müslümanlarının, bir kadınla şahitsiz (yani
nikahsız) olarak cinsi beraberliğin caiz olduğunu söyleyen hocalara ihtiyacı
yoktur. Oysa bu tefsir, mut’a nikahına cevaz veriyor.
MADDE 2: Bu tefsir,
klasik tefsir birikiminden yararlanılarak hazırlanmış değildir. Eğer öyle
olsaydı, klasik tefsirlerin yazdığı gibi bu tefsir de “Müslüman olmayanların
zinhar cennete giremeyeceklerini” söylerdi.
MADDE 3: Bu tefsir
değerli bir çalışma değildir. Öyle olsaydı, Süleyman Ateş gibi, son peygambere
ve son kitaba inanıp inanmamayı solda sıfır sayarcasına: “Peygamberimize
ve Kur’ana iman etmeyenlerin de cennete gireceklerini iddia
edenleri” ve Mason Abduh ve Cemaleddin Afganilerin hayranı olan M. Reşid Rıza
gibi İslam düşmanlarını İslam alimi saymaz ve onların eserlerinden alıntı
yapmazdı.
MADDE 4: Bu tefsir
uzmanlık alanında yetkin bilim adamlarından oluşan bir heyet tarafından kaleme
alınmış da değildir. Öyle olsaydı bu tefsir tefsir alanında uzmanlaşan
kimselere yazdırılırdı. Tefsiri bırakın, fıkıhta bile yanlış üstüne yanlış
yapan kimseler çağrılıp: “gel bize tefsir hazırla” denilmiştir.
Dünya alem bilsin ki, fıkıhta
bile yanlış yapan kimseler dediğim şahıs HAYRETTİN KARAMAN’dır.
Seferilik konusunda bir tv kanalında: “Seferilik üç
günlük yoldur. Bugün uçakla dünyanın bir tarafından bir tarafına üç günden önce
gidiliyor. Dolayısıyla zamanımızda seferilik olmaz” diyor.
Bilmiyor ki, “seferiliğin illeti zaman değil
mesafedir.” Dolayısıyla, ne şekilde ve ne kadar zamanda gidilirse
gidilsin, ikamet yerinden en az 90 kilometre olan mesafeye gidilmekle seferi
olunur. Kendi branşı olan fıkıhla alakalı böyle basit bir meseleyi bilemeyen
yani kendi branşında bile uzmanlaşamamış olan bir kimse nerde kaldı ki tefsir
de uzmanlaşmış olsun da tefsir yazabilsin! Zaten yazamamış da…
TEVRATTAN EK BİLGİ!
Tefsir kitabı alan alan kimse, onu Allah’ın ayetlerinin açıklamasını anlamak için alır. Çünkü Kur’an tefsiri demek “Kur’an ayetlerinin manalarını açıklayan eser” demektir.
Tefsir kitabı alan alan kimse, onu Allah’ın ayetlerinin açıklamasını anlamak için alır. Çünkü Kur’an tefsiri demek “Kur’an ayetlerinin manalarını açıklayan eser” demektir.
Kur’an’ın manasını anlama için; yürürlükten kaldırılmış,
üstelik tahrif edilmiş/bozulmuş olan Tevrat, Zebur ve İncil’lerin verdiği
bilgiye ihtiyaç var mıdır? Yoktur!…
Ama bakın KUR’AN YOLU isimli eserin giriş yazısında E/10
maddesinde ne deniliyor:
“İslami inançlarla ve ilkelerle çelişmeyen ek bilgiler vermek maksadıyla, Kitab-ı mukaddes’ten bilgiler katardık.”
“İslami inançlarla ve ilkelerle çelişmeyen ek bilgiler vermek maksadıyla, Kitab-ı mukaddes’ten bilgiler katardık.”
Niçin aktarıyorsunuz hocalarım?
Şöyle diyorsunuz: “Ek bilgiler vermek maksadıyla”
İnsan eliyle bozulmuş olup sadece görünüşte dini olan kitapların verdiği bilgilere ne derece
güvenilir ki onlardaki bilgileri Kur’an tefsiri olarak hazırlanan bir eserin
içine alıp “bakın Tevrat, Zebur ve İnciller de şu bilgileri
veriyor.” Diyerek bu aslı astarı olmayan bilgileri Müslümanlara
sunuyorsunuz? Veya kakalıyorsunuz?
Verdiğiniz bilgiler asla “İslami inançlarla ve ülkelerle
çelişmeyen ek bilgiler” değildir. Bal gibi çelişiyor. Bakara Suresi 40. Ayetin tefsirinde verdiğiniz
bilgi şu:
“Tevrat’ta, Ya’kub peygamberin Tanrı ile güreşip O’nu yendiği, bu sebeple Tanri’nın ona İsrail adını verdiği bildirilir. (Tekvin, 32/24-28)” (Cild 1 Sahife 50)
“Tevrat’ta, Ya’kub peygamberin Tanrı ile güreşip O’nu yendiği, bu sebeple Tanri’nın ona İsrail adını verdiği bildirilir. (Tekvin, 32/24-28)” (Cild 1 Sahife 50)
Şimdi bu bilgi “İslami inançlarla ve
ilkelerle” çelişmiyor mu?
Böyle bir inanca sahip olan kimse gömgök GAVUR olmaz mı?
TEHRİFE UĞRAMIŞ DA OLSA KUTSAL KİTAP!
Ya’kub (Aleyhisselam) ile ilgili mahut bilgiyi verdiğiniz sahifede şöyle bir cümleniz yer almış:
“Yahudilik, İslam’dan önceki semavi dinler arasında -tahrife uğramış da olsa- şeriatı ve kitabı halen yaşamakta olan en eski dindir.”
Ya’kub (Aleyhisselam) ile ilgili mahut bilgiyi verdiğiniz sahifede şöyle bir cümleniz yer almış:
“Yahudilik, İslam’dan önceki semavi dinler arasında -tahrife uğramış da olsa- şeriatı ve kitabı halen yaşamakta olan en eski dindir.”
Dikkat! Bu cümle, yahudilerin değil size ait bir cümle.
Yani “tahrife uğramış da olsa” sözü de “Kutsal kitap” sözü de sizin.
Soruyorum: “tahrife uğramış da olsa” ne demek? Şu
anda elde olan Tevrat’a “kutsal kitap” demek ne demek?
Devamla: “Hıristiyanlıktan farklı olarak bir şeriat dini
olması da Kur’an-ı Kerim bakımından bu dini önemini
artırmaktadır.” diyorsunuz.
Anlamadım! Yani Kur’an-ı kerim Yahudiliğe önem mi veriyor, ona
göre Yahudilin önemi mi var?
HIRİSTİYANLIK VE YAHUDİLİK İÇİN YAZILMIŞ
GİBİ!
Ali Eren Hocaefendi uzunca bir çıkışmadan sonra devam ediyor. Bakın daha neler var.
Ali Eren Hocaefendi uzunca bir çıkışmadan sonra devam ediyor. Bakın daha neler var.
Mesela Bakara suresinin 105. Ayetin tefsirinde de aynı ifadeyi tekrarlıyor
ve “Ehli kitap (ehlül Kitab) tamlaması, “ilahi bir
kitaba inananlar” anlamına gelmekle birlikte, terim olarak Müslümanlar
dışındaki kutsal kitap sahipleri için kullanılır.” Diyorsunuz (Syf. 101)
Yapmayın! Müslümanlara yanlış bilgi
vererek vebale hem de çok büyük vebale giriyorsunuz.
Çünkü sizinde gayet iyi bildiğiniz gibi, Ehli kitap tamlaması
“ilahi birer kitap olan Tevrat ve İncil’i bozan ve Allah’ın kelamı olmayan o
bozuk kitapların peşinden giden, buna mukabil
Allah’ın son peygamberine ve son kitabına iman etmeyen kafirler” anlamına
geliyor.
Hükümleri ile amel edilmesi gereken!
“Allah katında indirilmiş ve hükümleriyle amel edilmesi gereken Kur’an dışında iki kitap (Tevrat ve İncil) bulunmaktadır.” (Syf 101)
“Allah katında indirilmiş ve hükümleriyle amel edilmesi gereken Kur’an dışında iki kitap (Tevrat ve İncil) bulunmaktadır.” (Syf 101)
Siz bu 5 ciltlik eseri bu zamanda yazdınız. Onu okuyanlar da tabii ki şu
anda yaşayan insanlar. Yoksa hazreti Musa ve Hazreti İsa zamanında yaşayan
insanlar değil.
Peki şu anda yahudilerin elinde bulunan Tevrat ve Hıristiyanların elinde bulunan İnciller Allah (Celle Celaluhu) katından indirilmiş kitaplar mıdır ki “Allah katından indirilmiş ve hükümleriyle amel edilmesi gereken Kur’an dışında iki kitap (Tevrat ve İncil) bulunmaktadır.” Diyebiliyorsunuz?
Peki şu anda yahudilerin elinde bulunan Tevrat ve Hıristiyanların elinde bulunan İnciller Allah (Celle Celaluhu) katından indirilmiş kitaplar mıdır ki “Allah katından indirilmiş ve hükümleriyle amel edilmesi gereken Kur’an dışında iki kitap (Tevrat ve İncil) bulunmaktadır.” Diyebiliyorsunuz?
Hem, birbirini tutmayan ve bu İncillerin hangisi Allah (Celle
Celaluhu) katından indirilmiştir?
Matta mı? Yuhanna mı? Luka mı? Markos mu?
Ehli kitap için “Müslümanlar dışındaki kutsal kitap
sahipleri” ısrarınız da yanlış. İnsanlar tarafından bozulup Allah (Celle
Celaluhu) kelamı olmaktan çıkmış bir kitap nasıl kutsal olur? Varsın Hıristiyan
ve yahudiler bu muharref kitaplara kutsallık atfetsinler… Bize ne oluyor?
TEVRAT OKUMAYA TEŞVİK EDİYORLAR!
Ayetlerin manalarını verip bazı izahlara geçtikten sonra, ikide bir parantez içinde “Tevrat’ın bilmem kaçıncı sahifesine bakın” diyerek, Tevrat’taki bilgilere güvenilmeyeceğini söylemeksizin, Müslümanları habire Tevrat okumaya yönlendiriyorsunuz. Niçin?
Ayetlerin manalarını verip bazı izahlara geçtikten sonra, ikide bir parantez içinde “Tevrat’ın bilmem kaçıncı sahifesine bakın” diyerek, Tevrat’taki bilgilere güvenilmeyeceğini söylemeksizin, Müslümanları habire Tevrat okumaya yönlendiriyorsunuz. Niçin?
Kur’an
ayetlerini tefsir etmek denilen şey bu mudur? Kur’an ayetlerini bozuk Tevrat’ın
verdiği bilgilerle mi öğreteceksiniz?
Hazırladığınız KUR’AN YOLU isimli bu kitap, Kur’an tefsiri midir
yoksa allem edip kalem edip okuyucuları Tevrat ve İncilleri yönlendirme kitabı
mıdır?
MÜŞRİKLERİN AFFEDİLMESİ!
Değerli okuyucular! Bu yazdıklarımız daha ne ki! Ehli Kitap şöyle dursun, sevgili profesörlerimiz, Al-i İmran suresi 128-129 ayetlerinin tefsirinde “Allah müşriklerden de dilediğini affeder”diyerek Allah’a ortak koşanların affedilebileceğini bile söyleyebiliyorlar. Ama Kur’an ne buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.” (Nisa 48)
Değerli okuyucular! Bu yazdıklarımız daha ne ki! Ehli Kitap şöyle dursun, sevgili profesörlerimiz, Al-i İmran suresi 128-129 ayetlerinin tefsirinde “Allah müşriklerden de dilediğini affeder”diyerek Allah’a ortak koşanların affedilebileceğini bile söyleyebiliyorlar. Ama Kur’an ne buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.” (Nisa 48)
DEĞERLENDİRME!
Ali eren Hocamız yine yaptı yapacağını. Bakalım muhataplarda sıkılma, utanma belirtisi olacak mı? Bir özür gelecek mi?
Ali eren Hocamız yine yaptı yapacağını. Bakalım muhataplarda sıkılma, utanma belirtisi olacak mı? Bir özür gelecek mi?
Tefsirin yazılış tarihi de hayli ilginç. 28 Şubatın hemen peşi
sıra yazılmış. Dinler arası diyalog çalışmalarının yeni versiyonunun
Türkiye’de başlangıcına denk geliyor.
Ayrıca 300.000 dolar da az bir meblağ değil. Çok cezbedici!
Belli ki, bu kitap ısmarlama yazılmış ya da hazır yazılmış olan çalışma
ellerine verilmiş ve imza attırılmış.
Diyanet İşlerinin de onaylaması işin en acı tarafı. Halkın
güvendiği bir kurum olduğu için bu güven nasıl da suistimal ediliyor!
Her halükarda bu, İslam dinine bir ihanettir. Hainliktir…. Papa’nın yapamadığını yapmaktır. Bu
kadar net söylüyoruz bunu…
Yorumlar