galip hasan kuşçuoğlu



Günümüzde, Dini İfsad şebekesi Reformcular, Modernistler, Kuraniyyun akımı, la mezhebiye (Mezhepsizlik)http://akademikmakaleler.files.wordpress.com/2010/07/dikkat_uyari.jpg?w=105&h=180&h=180 ve İslam’ı içerden yıkmak isteyenlerle ile (Mülhitler) sınırlı değil.
Maalesef, Tasavvuf sahası da her türlü suiistimale açıktır!
Şeriatsız, fıkıhsız ve Modern veya Sahte! “Şeyh” ler İman dolu sineler için büyük tehdittir!
Yüce Allah Şöyle buyurur;
“Allah, onların hepsini yeniden dirilteceği gün; size yemin ettikleri gibi, O’na da yemin ederler. Ve gerçekten bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki; onlar, gerçekten yalancılardır.” Mücadele – 18
Kutbül-evliya Şeyh-ul-meşayih Es-Seyyid Eş-Şeyh Muhammed Mustafa İsmet Garibullah El-Yanyavi, bu hususu ne güzel İfade ediyor;
“Külah ve hırkaya eyler ancak iman”
Zannederler ki külah ve hırka insanı şeyh yapar. Bu Şeyh’lik taslayan kimse zannediyor ki külah ve hırka onu mürşit makamına ulaştıracak.
“Necaset içredir, terfiki şeytan”
Bu Şeyh’lik taslayan adam manevi pislik içindedir, onun arkadaşı da Şeytan’dır. Böyle olduğu halde yalancılıkta ısrar eder:
“Yine der biz var esrar’ı Sübhan”
Bizde Sübhan olan Allah’ın sırları vardır, der.
“Şeriat’tir bize hüccet gidelim,
Hak ve hakikatin arasını ayırmada delilimiz şeriat’tır.
İmdi Gelelim, Modern, çağdaş ve Atatürkçü olan Şeyh Kuşçuoğluna;
Burada sadece birkaç önemli husus üzerinde duracağız.
Modern, çağdaş ve Atatürkçü olan Şeyh Kuşçuoğluna göre;
http://aldanmayalim.files.wordpress.com/2011/01/galip-hasan3.jpg?w=150&h=112“Allah vardır diyen herkes Müslümandır.” 1http://akademikmakaleler.files.wordpress.com/2010/07/kurukafa.png?w=100&h=150&h=150
“Kişi hangi peygamberin şeriatına bağlıysa o isimle anılır (Muhammedi, İsevi, Musevi gibi)” 2
Ayrıca, Dinler arası diyalogu da savunmaktadır. Nasıl savunmasın ki? (!)
“Demokrasi” “Cumhuriyet” “Laiklik” ve “insan Hakları”nın yanında olduğunu her fırsatta vurgulaması yine Galip Efendi’nin önemli hususiyetlerindendir.
Atatürk hakkında şöyle diyor;
“Allahın istisnai yaratılmış seçkin kulları emri ilahinin bekçileridir bunların bazıları irşada, bazıları ikaza, bazılarıda islaha memurdurlar. Atatürk islah vazifesi ile vazifeli idi ŞAHİDİM!”
Tenkit;
İmdi, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın Şeriatı Günümüzde geçerlimidir? Hayır!
Burada Şeyh (!) Efendi (Muhammedi, İsevi, Musevi) diyerek (Sanki aralarında paralellik varmışçasına) neyi amaçlıyor acaba?
Bakınız, Şu Hadis-i Şerif her şeyi açıklıyor;
Hz Ömer (R.a) Rasulullah’a (S.a.v) gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü, bir Yahudi’ye Tevrat’ta bulunan güzel sözlerden bazılarını bana yazmasını söyledim o da yazdı. Onları Sana arz edeyim mi?” Hz. Ömer’in bu sözünü duyunca Peygamberimizin yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: “Ben Allah’ı Rab, İslam’ı din ve Muhammed’i de resul olarak kabul ettim ve bundan razı oldum” Hz. Ömer’in bu sözünün üzerine Peygamberimizin yüzü eski haline döndü ve sevindi. Sonra Allah Resulü Şöyle buyurdu;“Allah’a yemin ederim ki, Musa (a.s) aranızda olsa ve sizler beni bırakıp ona bağlansanız muhakkak ki sapanlardan olursunuz” (Ahmed bin Hanbel / Müsned)
Şeyh (!) Efendi “Allah vardır diyen herkes Müslümandır.” Diyor!
Hayır! Allah’a inanan herkes müslüman değildir. Kelime-i şehadete yani Allah’a ve Resulüne inanan müslümandır. Amentü’deki 6 esasa inanan müslümandır.Bunlardan birine bile inanmayan, birini bile beğenmeyen müslüman değildir.
Ayrıca Bir insanın Müslüman olabilmesi için, dinimizin emir ve yasaklarına inanması şarttır.
Örneğin, kişi Allah’a ve Resulüne iman etmiş, ama Her hangi bir ibadeti veya bir şartı kabul etmemiş! Bu kişi Müslüman mı dır? Hayır!
Yalnız inanması da kâfi değildir; bu emirleri beğenmesi, razı olması ve sevmesi de şarttır.
Yapıp yapmamak ayrı, bunları kabul etmek, beğenmek ve sevmek ayrı şeydir.
Yapıp yapmamak günah ve sevapla ilgili, kabul etmek ve beğenmek imanla ilgilidir.
İmanın altı esası bir bütün olup, çok önemlidir. Hiç bir şüphe götürmez. İnandığı halde, birini bile beğenmemek bile kişiyi İman dairesinden çıkarır!
Amentü’nün manası:
Bir insanın Müslüman olabilmesi için İnanması, Razı olması ve sevmesi gereken şeyler;
Amentü’yü bildiren hadis-i şerif şu mealdedir:
“İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Onun kulu ve resulü olduğuma şahadet etmektir.” (Buhari, Müslim, Nesai)
Demek ki, Kişinin “Ben Allah’a İman ettim, O’ndan başka ilah yoktur” demesi Müslüman olmak için yeterli değilmiş!
Şimdi Amentü’nün Açıklamasına gelelim;
Allah’a inanmak:
Allahü teâlânın varlığına, birliğine, Ondan başka ilah olmadığına, her şeyi yoktan yarattığına, Ondan başka yaratıcı olmadığına kalben inanmak, kabul etmek demektir. Âlemlere rahmet olarak gönderdiği son Peygamberi Muhammed aleyhisselam vasıtasıyla bildirdiği dinin hepsini kabul etmek, Razı olmak demektir.
Allah Teâlâ Şöyle buyurur;
De ki: “Ey nâs! Şüphe yok ki ben hepinize Allah Teâlâ’nın bir resûlüyüm. Öyle Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O’na mahsustur. O’ndan başka ilâh yoktur. Hem diriltir ve hem öldürür. Artık Allah Teâlâ’ya ve bir Nebiyy-i Ümmî olup Allah’a ve O’nun kelimelerine inanan Resûlüne imân ediniz, ve O’na tâbi olunuz ki, hidâyete erişebilesiniz.” Araf 158
Meleklere inanmak:
Melekler nurani cisimlerdir. Hiçbirinde erkeklik dişilik yoktur. Hepsinin günahsız, emin olduğunu kabul etmek, tasdik etmek, yaptıkları işlerden razı olmak şarttır.
Allah Teâlâ Şöyle buyurur;
“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.” Bakara – 177
Kitaplara inanmak:
Zebur, Tevrat, İncil, Kur’an ve diğer kitapların Allah Teâlâ tarafından gönderildiğine, hepsinin hak olduğuna, ancak son kitap Kur’an-ı kerimle diğerlerinin[Hiç birisi değişmemiş bile olsa] Allah Teâlâ tarafından nesh edildiğine yani yürürlükten kaldırıldığına iman etmek, böyle olduğunu kabul etmek demektir.
Ayrıca, Kur’an-ı kerimden önceki kitapların insanlar tarafından değiştirildiğini, Allah kelamı olmaktan çıktıklarını bilmek, bunu kabul ve tasdik etmek demektir.
Allah Teâlâ Şöyle buyurur;
“Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.” Bakara – 4
Peygamberlere inanmak:
Peygamberlerin hepsinin Allah Teâlâ tarafından seçilmiş olup, sadık, doğru sözlü, günahtan masum olduklarını kabul ile tasdik etmek demektir. Onlardan birini bile kabul etmeyen, beğenmeyen kimse, kâfir olur. Peygamberlerin ilkinin Âdem aleyhisselam ve sonuncusunun, Muhammed aleyhisselam olduğuna iman etmek, kabul ve tasdik etmek demektir. Peygamber efendimizin bildirdiği dini hükümlerin hepsini, en güzel şekilde ve eksiksiz tebliğ ettiğine inanmak, bu emir ve yasakların hepsini kabul edip, hepsini beğenmek demektir.
Allah Teâlâ Şöyle buyurur;
“Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” Nisa – 152
Kaza ve kadere inanmak:
Allah Teâlâ nın insanlara cüzi irade verdiğini, insanların bu cüzi iradeye göre tercih ettikleri ve yaptıkları her şeyi Allah Teâlâ nın yarattığına iman etmek demektir. Hayır ve şer, her şeyi kulların talep ettiklerini, Allah’ın da bunu dilediği takdirde yarattığını bilmek, bunu kabul ile tasdik etmek ve Razı olmak demektir.
Allah Teâlâ Şöyle buyurur;
“Allah’ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah’ın bir sünnetidir. Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.” Ahzab – 38
Ahirete inanmak:
İnsanların kıyamet kopunca, dirileceklerine, hesap ve mizandan sonra, Müslümanların Cennete, kâfirlerin Cehenneme gideceklerine ve orada ebedi kalacaklarına iman etmek, bunu kabul etmek ve Razı olmak demektir.
Allah Teâlâ Şöyle buyurur;
“Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.” Bakara – 4
Allah Teâlâ Sapıtan ve saptıranların şerrinden emin eylesin.
———————
1- Galip H. Kuşçuoğlu Tasavvuf ve Zikrullah Kitabı -http://www.galibi.com/tr/kitaplar/tasavvuf_ve_zikrullah.htm#_Toc526433348
2- Galip H. Kuşçuoğlu Tesettür Hicap ve Edep Kitabı - http://www.galibi.com/tr/kitaplar/hicap.htm#_Toc102
http://akademikmakaleler.files.wordpress.com/2010/07/galibi.jpg?w=300&h=212&h=212

Yorumlar